mouthporn.net
#yazılarım – @jedavu on Tumblr

Jedavu Art

@jedavu / jedavu.tumblr.com

Curated by Onur Fidansoy aka JedaVu
Avatar

Rolünün Adamı

"Kahraman olmak isteyen, sonunu düşünmez!" dedi patron. Başımla onayladım. Toplantı salonunda benle beraber 16 kişi var. 14 işçi, 1 "sağ kol" 1 de patron.  Asker gibi dizilmişiz. Aslında gibisi biraz fazla. Paralı asker sayılırız bizde. Sadece kıvrak zekalı patronumuzun işleri için canımızı feda ediyoruz.  Patron bir "iş" olduğunu söyledikten sonra "sağ koluna" döndü. Neden hep sağ kol derler acaba diye düşündüm. Mına koyduğumunun solcuları dedim. Tabi ki sağ kol olacaktı. Sağ duyu diye birşey var ulan diye bağırdım içimden. Sağ kol, iş yapılacak yeri anlattı. İki katlı bir villa. "Apartman dairesi olsa dişimi kırarım zaten" Adam Hulusi diye biri. İş adamıymış. Bizim patronun paralarını çalmış. Gidip öldüreceğiz yani adamı.   Patron sorgulayan, "bi beceremeyin bak nasıl sikiyorum sizi" diyen gözlerle "sağ kol"a ve bize bakıyor. Sağ kol, "Efendim siz hiç merak etmeyin, adamlarımızın hepsi bu konularda deneyimliler. Bir sorun çıkmayacak." "Ben merak etmiyorum zaten... " Sağ kol yutkun, çıktık dışarı. 2 tane lüks sedan, bir tane de minibüse doluştuk. İkinci arabaya binerken sağ kol minibüse bindi... Yanında daha çok adam olsun ki korusunlar diye düşündü belli ki. Ön tarafa Mehmet'in yanına oturdum. Takımdaki en eski eleman bendim. Anadolu'dan bi dal çekim dudaklarıma koydum. Yakarken Mehmet camları açtı...  - Noldu lan! Koktu mu? - Abi o değil de! Biz bu herifi neden öldürüyoruz? - Evladım mafyanın fedaisisin sen... Sorgulama! - Emredersin abi! - Müstehzi miydi bu? - Ney!? - Neyse siktir et! Sigaradan, gözlerimi kapatarak derin bir nefes çekerken aklımda "o" vardı. Bildiğin para karşılığında erkeklerle birlikte olan bir orospuydu. "O"... Bu işte yıllar geçtikten sonra namus konusunda çok netti! Bence namus iki bacak arasındadır. İki bacağının arasından sarkan sikine sahip çıkmaktır namus. Ben sahip çıktım. "O" kadını sevdim. Hedefe yaklaştılar. Gözlerini açtı, iki katlı villayı gördü. Koruma yok. Kamera da yok. "Allah allah" dedi. Sağ kol fırladı minibüsten, etrafında çember oluşturduk.  - Sen, sen, sen, sen arka tarafı tutun, siz ikiniz sağa, siz ikiniz de sola, geri kalan benle gelsin! Arka tarafa gittik. Çocuklar duvara dizildiler. Silahımı çekip içeri girdim. Temiz olduğunu söyleyip diğerlerini çağırdım. Arka odalar boştu. Yaşam ibaresi yoktu. Üst kattan ışık geliyordu. Diğerlerini beklemeden yukarı çıktım. Evin içi genel olarak karanlıktı, yerler adi halıfleksle kaplıydı. Villa olmasına rağmen hiçbir lüks eşya yoktu. Neredeyse hepsi 2. el eşyalardı. Kapısından ışık gelen odanın önüne geldim. Namluyla yavaşça kapıyı ittim. Açık bir bilgisayar ekranında geliyordu ışık. Evdeki en pahalı alet bu bilgisayar galiba diye düşündü.  Bilgisayarın ekranında elinde silah olan bir adam görünüyordu. - LAN! Hass.ktir..!!!! Koşarak merdivenleri indi... Arkaya doğru sesini çıkarmadan koştu. Camdan atladıktan hemen sonra elindeki kumandanın düğmesine basıp siper aldı.  Mehmet, arabadan inince, Yetkin'in yarım saatlik yol boyunca gözlerini kapatıp neyi düşündüğünü merak etti. Her boku merak ediyordu aslında. Neden bu adamı öldürmeleri gerekiyordu? Yetkin nasıl girmişti bu işe? Ben neden buradayım? Arka tarafa Yetkin'le beraber gitti. İçeri girdiler. Çok sessiz ilerliyorlardı. Zemin kat temizdi. Parmaklarının ucunda geldiği gibi dışarı çıktı. Kenara geçip sigarasını yaktı. Sigarayı attığı anda Yetkin fırladı dışarı. Düğmeye basmasıyla koca villanın havaya uçması bir oldu. Sigara yere düştüğünde patlama meydana geldi. Mehmet, "hassiktir noluyo amına koyim" diyerek kendini yere attı. Kafasını kaldırıp Yetkin'e baktı. Gözlerinde kurnazlığının başarısını izleyen birinin parıltısı vardı.  Yetkin yanan villaya baktı. Sonra ayağa kalkıp arabanın yanına gitti.  Mehmet şoför koltuğunda onu bekliyordu. Yanına oturdu. Sigarayı çıkardı. Mehmet camları açtı. "Hay sikicem burnunu, kışın ortasındayız donuyoruz lan! Kapat şunları!"  "Kokuyor abi ya!"

Avatar

Söylemeyeyim diyorum da... göte de göt denir!

‎"Ulus'ta devlet tarafından bir engelleme olmamıştır, zaten yasak olan bir şeyin yapılmasına izin vermemiştir. Çarpıtılmamalı!"

"Polis Türk Bayrağı açan kişiye tekme attı! http://videogaleri.gazetevatan.com/18284_9_Polis-Turk-Bayragi-acan-kisiye-tekma-atti "

"Ulusal Kanal ve Halk TV ölü sevicinin kendisidir. Ulus'ta yaşananlar devlet ile milleti bölmeye yöneliktir."

"Dikkat edin Ulus'da önünde toplandığınız Mubarek TBMM'nin ruhu çarpmasın sizi...!"

"CHP bayrami cumhuriyet bayrami adi altinda zoraki millete maledilmis.Kutlamak zorundamiyim? Degilim....CHP kendi bayramini ( propaganda malzemesi ) millete maletmeye kalkmasin."

"Müslüman Türkiye, CHPcilere öyle büyük bir darbe vuracak ki .."

"Zaten o polisler suçludur hep.Aslanda o göstericiler melek canım melek ! Adamlar sanki izinli gösteri yapıyor da.Allah aşkına insaf !"

"800 yıllık imparatorluğun ve medeniyetin beşiği olan ülkemizi 85 yıla sıkıştırmaya calışan zihniyete yazıklarr olsunnn Mustafa KEMAL ATATÜRK olanları görse nederdi kim bilir yazıktırki 89 yıldır ne sanayimiz ne teknolojimiz nede ekonomimiz hakkıyla gelişti 1938 den sonra ne yapıllllldıııı"

Ve niceleri... 

İleri demokrasiden söz edenlerin yönettiği bir ülkenin 89. yılı böyle kutlanıyor! 

Cumhuriyet kutlaması için yürümek isteyenler gaz yerken, adam bizi bölüyorlar diyor. Seni bölen Ulus'taki değil be kardeşim... 

Hala Osmanlı'dan söz edenler de var... Osmanlı mı kaldı lan? Bu nasıl bir dangozluk! Söylemeyeyim diyorum da... göte de göt denir!

Avatar
reblogged
Ellerini ayak parmaklarından aldı. Yolunacak tırnak kalmamıştı.  Parmaklarına baktı. Ellerine. Orta parmağını ağzına götürdü.  Kenarından kemirmeye başladı tırnağını.  O sırada kaşınan kulağını diğer elinin işaret parmağıyla kaşıdı. Kirlenen parmağını pijamasına silerek temizledi.  Altına sürdüğü burun atıklarının olduğu deri koltuğundan kalktı. Koltuk altını kokladı. Üç gündür üzerinden çıkarmadığı tişörtünü çıkarıp yatağın üstüne fırlattı.  Eşofman altını çıkardı. Önünde sarı lekeleri olan beyaz slip donunu çıkarıp attı.  Yalnız başına yaşamanın avantajlarını kullanıyordu. Sıcak suyu sağa çevirdi.  O ısınırken bacak arasını kaşıdı. Aynada karnını içeri çekip kendine baktı.  “Ulan o kadar da kötü değil be!” dedi. Isınmış suya girdi. Soğuk suyla dengeledi. İlk suyu kafasına değdiği anda telefon çaldı. Çıkmadı. Arayan bir daha arasın diye düşündü. 5 dakika sonraysa kapı çalınmaya başladı. Ona da bakmadı. Daha zamanım var dedi. “Geç kalmam.” İyice temizlenip tımar olduktan sonra bornozunu giydi.  Yatağa uzandı bornozunun önünü açıp, bacaklarını ikiye ayırdı ve o anın keyfini çıkardı.  Sonra ayağa kalktı. Gitti özel donunu giydi. Çoraplarını giydi. Ütülü pantolonunu çıkardı dolaptan. Sonra gömleğini aldı. Üsten iki düğmesini açık bırakarak giydi onu da. Pantolonu geçirdi bir bacağına sonra tek ayaküstünde öbürüne.  Düğmesini ilikleyip, fermuarı çekti. Parfümünü sıktı. Saçlarını güzelce kurutup şekil verdi. Son teknoloji ürünü olduğunu öğrenince almaya karar verdiği nemlendiriciyi sürdü.  Son olarak aldığı yeni ayakkabıları giydi ve dışarı çıktı.  Yeni tanıştığı kişiyle buluşmak üzere arabasına bindi. Bir sigara yaktı.  Yolda sıkıştıran olmamıştı. Elini sigarayla beraber camdan sarkıtmak belki de işe yaramıştı. Buluşacakları mekana geldi.  Oturmadan önce tuvalete gitti. Çantasından ruj, allık, rimel ve maskara çıkardı. Makyajını yaptı. Hatta “333” diyerek aynaya da poz verdi. Kendisini beğendi. İçeri geçip bir kadeh şarap söyledi. O sırada tavladığı adam geldi.  Bir ilaç şirketinde CEO olan adama kendini beğendirmeyi başarmıştı.  Çok titiz olduğuna, kendine çok dikkat ettiğine ve olduğu gibi biri olduğuna inandırmıştı adamı.  O günden 8 ay sonra ikisi de cübbeli bir adama evet diyorlardı.  Alkışlar duyulmuş ve eğlendikten sonra herkes dağılmıştı. Nikahtan 3 ay sonra adam şöyle diyecekti bir gün; “Bu koltuğun altındaki tırtıklı şeyler nedir hayatım?”
Avatar

Vay be...

Tayyip Ankara Üniversitesi - ki benim de mezun olduğum üniversitedir- eğitim yılı açılış töreninde konuşmuş... Deli gibi güvenlik yapmışlar. Keskin nişancılar, kimyasal saldırıya karşı özel güvenlik filan... Adamda bildiğin Amerikan başkanı havaları var... Akreditasyon gazeteciler için kullanılan bir terimdir genelde.  Öğrenciler için kullanıldığını da gördük. Ankara Üniversitesi öğrencisi kendi kampüsüne, listede adı yoksa, giremedi.  Baya mekana girer gibi... Adın listede yoksa alınmıyorsun içeri... Yok böyle saçmalık! Polis de bazı kişileri eylem yapabilir diye gözaltına almış! Eylem yaptı diye değil... Yapabilir diye... Yapanları da aldılar zaten... Daha vahim olanı ise, Ankara Üniversitesi sol görüşün ağırlıkta olduğu bir üniversitedir. Ve sol görüşlü öğrencilerin ağırlıkta olduğu bir üniversitede Öğrenci Komisyonu Başkanı Tayyibi bir güzel yağlıyor... Vay mına koyyim be...  Bir de farklı görüşlerin olabileceğinden bahsediyor. Tabi ekliyor da, ama ülkemizin gerçeklerinin de göz önüne alınması lazım. Diyor ki polisleri de göz önüne alın. İleri demokrasi ha... Yanağından makas alınıp, dalga geçilen sözcük oldular artık!   

Avatar
Dünyada doğalgaz fiyatı yüzde 40 düşüyor... Bizde doğalgaz zamlanıyor. Tayyip yapmak zorundayız bu zammı diyor. Gazı Rusya'dan alıyoruz. Dünyada yüzde 40 düşen fiyatlar bizde neden yükseliyor? Yaptığımız anlaşmaya göre aldığımız gazın fiyatı hesaplanırken petrol ithalatı fiyatları da dikkate alınıyor. E ne oluyor? Petrol pahalıysa, doğal gaz ucuz olsa bile biz pahalıya alıyoruz. Var mı böyle bi mallık?

Jedavu

Avatar

Saygı duymak!

Tayyip seçimi kazandıktan sonra ne demişti? Herkesin hükümeti olacağız, bütün hayat tarzlarına saygılıyız.

Bir kadın. Bekar. Devlet memuru. Lojmanda kalıyor. Herkesin olduğu gibi onun da bir özel hayatı var. Bu hayatında birisiyle cinsel bir birliktelik yaşıyor. 

O gece kamerayla kayıt altına alınıyor. Kadın, ilaç verildi, ben çekilmesini istememiştim diyor. Esas olay ise bu görüntüler internete verilince oluyor. 

Kadın, görüntüleri internete yükleyip kendisine şantaj yapan adama dava açıyor. 

Davayı kazanıyor da. 

Mahkeme yeni yasa nedeniyle, bir daha işlenmemesi şartı ile cezayı 5 yıl erteliyor.

Yani mağdur eden tam olarak bir ceza almıyor.

Öte yandan kadının çalıştığı bakanlık soruşturma başlatıyor. 

Soruşturma sonucunda kadının memuriyetine son veriliyor!!!

Kadın yasal hakkını kullanarak karşı dava açıyor. Yerel mahkeme 2'ye karşı 1 oy ile devletin memuriyetten atma kararını yerinde buluyor. 

Kadın pes etmiyor Danıştay'a başvuruyor. Danıştay 3'e 1 oyla davayı reddediyor. 

Danıştay hakimlerinden 1 oyu veren açıklama yapıyor. Mağdur olan kadına verilen bu ceza ağırdır. Kınama cezası daha uygundur.

Yani o da ceza verilmemelidir demiyor aslında.

Şu an karar düzeltme başvurusu aşamasında durum. Ama ondan da pek umutlu değiliz. Orası olmazsa Anayasa Mahkemesine gidilecek. Orası da olmazsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine. Tabi bunlar çok uzun bir süreç içinde olacak. Bu süreçte kadının işsiz olması mı, çevresinden göreceği baskı mı, hangi olumsuz durumu düşünürsünüz bilmem!

Tayyip'in sözlerine geri dönelim; her yaşam tarzına saygılıyız!

Belli bir yaşam biçimini yargı yoluyla insanlara empoze edilmesidir bu. 

Bekar bir kadının evlenmeden biriyle cinsel ilişkide bulunmasını, memuriyete leke sürecek, "ahlaksız" bir davranış olarak görüyor devlet. 

İnsanın özel yaşam alanına yapılan çok açık bir müdahaledir bu. 

Kendisine özel görüntülerin ifşa edilmesi yoluyla şantaj yapılan yani mağdur olan bir kadın cezalandırılıyor. 

Mağdur eden ise bir ceza almıyor. 

Devletin mağdur olan memurunu koruyacağı yerde onu memuriyetten atması düpedüz bu kadının hayatının "kaydırılmasıdır."

Bunu N.Ç. davasında, diğer pek çok davada ve karakollarda polislerin yaptıklarında gördük. Görmeye de devam edecek gibiyiz...

Avatar

Popi olmak ≠ halktan olmak

Popüler olmak! Halktan olmak! Bu iki önerme birbirinin karşıtı olan şeyler değil öncelikle. Popüler dediğimiz şeyler, popüler bilim, pop müzik, popüler film filan. Bunlar çok dinlenen, takip edilen şeyler. Öte yandan halktan olmakla kastedilen şey daha alt tabaka insanların ilgilendiği şeylerle haşır neşir olmak. Mesele şu ki "halktan olmak" bir marifet değil! Popüler olan şeyler magazinsel şeylerdir. Popüler haber bültenler en çok magazinel haberin verildiği bültenlerdir mesela. Birleşmiş Milletler toplantısında Obama'nın bir kadnın kalçasına bakması magazinsel bir haberdir. Ne var ki magazinel şeyler insanların dikkatini çeker hep.  Mesele popüler olmak ya da halktan olmak değildir bence. Mesele "kaliteli" olanı takip etmektir. Gerçek bilgidir. Entelektüel bilgidir. Magazin insanları buradan uzaklaştırır. 90'ların sonlarında tavan yaptı. 90'larda doğan çocuklar da bunlarla büyüdü.  O yüzden şimdi "popi" olmak için filan çabalayan ergenleri görmek çok da şaşırtıcı değil. "Popi olmak", halktan olmanın karşıtı da değil. Koyyim halka! 

Avatar
“Aslında yalnızlığı başından kabullenmeliyiz. İnsanın yalnızım diye çığlıklar atması tam bir zavallılık. Her halükarda kendimizle başbaşayız. Biz ve kafamızdaki ses var. Zaten biz ve diğerleri ayrımı bile yalnızlığımızın kanıtı. Ben, kendim, benliğim. Elimizde olanlar bunlar. Belki de bizim varolmamızı isteyen ilahi güç, tanrı bunu hesap etmemişti. Dinler yollayarak yalnız olmadığımızı hissettirmeye çalışmıştı. Ancak biz yalnızlığımızı maddi şeylerle doldurmaya çalıştık. Dilini bizim ağzımıza sokan sevgililerle, cebimizi dolduran parayla, kafamızı dolduran işlerle yalnızlığımızı gidermeye çalıştık. Aşk diye bir şey bulduk. Buna sarıldık. Ama aşkımız aslında karşımızdakine değildi. İçimizde eksik olan sevme ihtiyacınaydı. Biz o duyguları sevdik. Çünkü o duygular bize yalnızlığımızı unutturuyordu.”

JedaVu

Avatar

İnatla!

Bu da mı gol değil lan! Adamlar meydana gelen her felakette şu ülkede de oluyor bu ülkede de oluyor filan diyorlar. Afganistan'da helikopter düşünüyor şehit veriyoruz. Butik ülke değiliz bu kayıplar verilir diyor adamlar. Butik ülke olaydık keşke. Yahu akp'yi destekleyenler... bu da mı gol değil a.k... Ulan şehitler gelmeye devam ediyor hala kararlılıktan bahsediyor bu adam!  Bu da mı gol değil lan! Adam at koşturuyor ülkede. Birlik beraberlikten bahsedenler böldükçe bölüyorlar ülkeyi. Pkk cı laik diye çocuklarını okula göndermiyorlar diyor.  Ulan bu da gol değil. Bu kadar mı omurgasız lan bu halk! Napıyorsunuz lan siz!

Avatar

Ateşli!

Canlıların tümü ışığın peşinden gider. Bir uyarı olarak görürler ya da çekici bir unsur ya da medeniyet ya da cezbedicidir.

Uçan böcekler gece lambalar yüzünden yönlerini şaşırır, lambayı güneş zannedip yönlerini kaybederek etrafında dönerler. Bu kısır döngüdür.

Denizin onlarca metre altında güneş ışığının ulaşamadığı yerde yaşayan bir balık ışık kullanarak kurbanını cezbeder ve avlar.  

Tren, ucunda ışık olduğunu bilerek tünele girer. Sonunda ışığa çıkma amacı vardır. 

Işık yüz binlerce kilometre hızla bizi güvenliğe ya da sonumuza götürür. 

Canlıların tümü ışığın peşinden gider. Işık gördüğü insanların peşinden gider. Işık gördüğü evlere gider.

Ruh çağırmak için 3-5 kişi toplanır. Ama sinek çağırmak için pencereyi açıp, ışığı yakmanız yeterlidir. 

İnsanlar doğuştan iyimserdir. Sigaranın zararlı olduğunu bilir, amaan bişey olmaz bea der içer. Tuz aynı şekilde. İyimserlik olmasaydı bugünkü pek çok eşya kullanımda olmazdı. 

Işığın peşinden gitmeyenler onları taşıyanlar vardır bir de. 

Ateş böcekleri ışıklarını taşırlar. "yeşil ışık yakmak" deyimi vardır hani. Ateş böcekleri de çirtleşecekleri zaman "ateşlenirler". Aynı zamanda bir savunma mekanizmasıdır da. 

Ama size tavsiye. Işıkla pencereyi aynı anda açmayın. İçeri sivrisinek dolar!

Avatar

Mavi Marmara olayı kaza değil açık bir saldırıydı... O zaman Nato devreye girmedi... Şimdi Suriye'nin ısrarla kaza dediği bir olayda nasıl bir fırtına kopartılıyor! Amerika'nın askerlerimizin başına çuval geçirmesi olayında bir şey yapmadık. Suriye'ye savaş açmaya ne meraklı insan varmış bu arada. Savaş çığırtkanlığı yapmayı ne de çok seviyormuşuz.

Avatar

Evladım!

                                                                        Çocuklarla anlaşmayı bilmem... Kardeşim yok... Tek çocuk olarak büyüdüm... Misafirlerin çocukları olur, ufak... Doğru düzgün iletişim kuramam mesela. Aile içinde soğuk nevale filan derler. Çocuklar, bebekler korkar benden... Kısacası çocuklarla aram pek iyi değil. Ha iyi olmamasını istediğimden mi bu? Yoo neden çocuklarla aramın kötü olmasını isteyeyim. 

Baba olunca böyle olmaz heralde diye düşünüyorum. Baba... Şu an harbiden çok uzak bir gelecekte gibi geliyor bana bu! Evlilik olur da belki.. Baba olmak ohooo daha çok var ona diyorum. Babamla ilişkim şahane olmadı. Ama "baba" sıfatının, gerçekliğinin olması yeterli gibi bir yerde. Herkeste olan bir şey bu. 

Neyse eee çocuklarla anlaşmayı bilmiyorum. Bu öğrenilir mi? Onu da sanmıyorum. En fazla taklit ederim; "Vaay naber delikanlı, ne araba mı istiyorsun?" gibi çeşitli diyaloglara girebilirim. 

Ama çocuklarla ilişkimi baba olursam düzeltmeyi umuyorum. 

O zamana kadar baba olmayı başarmış, becerebilmiş ya da en azından denemiş herkesin babalar gününü de kut kut kutluyorum. 

Babamın da...

You are using an unsupported browser and things might not work as intended. Please make sure you're using the latest version of Chrome, Firefox, Safari, or Edge.
mouthporn.net