mouthporn.net
#gelecek – @atlantisrreborn on Tumblr
Avatar

Melihcan (Atlantisreborn)

@atlantisrreborn / atlantisrreborn.tumblr.com

Kalkanları kuşandın mı., o zaman bitecek.. Beklediğin her ne ise (ASLA GELMEYECEK) https://www.instagram.com/atlantisreborn
Avatar

Romantik bir akşam yemeğinde usul usul gözlerimiz birbirimize bağlanmışçasına seviyorum seni.. Her akşam seninle hayal kurmayı, ileri zamanda bunları gerçekleştirmenin mutluluğu sarıyordu..

Masum, temiz duygularla yaşanacak zamanlarımızın en saf hali birbirimizin sevgisinden geçecek..

Her yanağına dokunduğumda içinde oluşacak kıpırtının, mutluluğun ve bu duygulara sahip olduğun için rüyadamışçasına kendini çok iyi hissedeceğin zamanlara yelken açacağız.

Yıldızları izlemenin, dilek feneri uçurtmanın bilhassa yanımda sen oluşun o zaman hayatın anlamı ortaya çıkıyor. Ve kendi çizdiğimiz yolda ilelebet yüzümüzden gülümsememiz eksik olmayacak..

Hayaller her zaman yanımızda olacak ve biz ne istersek o olacak.. Bizim elimizde her şey...

Avatar

Seni sevmek.. Seni hissetmek.. Seni anlamak herkesin başaramayacağı bir duygu..

Öylesine zarifsin ki, sana bakmaya kıyamıyorum. Ellerini tutamıyorum..

Yıllarca seni hayal etmek nasıl bir his içimde bilir misin..?

Sonu gelmeyecek heyecanımın ötesinde bir sevgisin benim için.. Seni sevmek hayallerim demek.

Hep vardın kalbimde. Sayıkladım seni her gece.. Bir gün belireceksin dedim kaderime ve geldin sana aşık olan benliğime..

Avatar

Uzun bir yolculukta gözümün önünde beliriyorsun.. Seninle güzelleşiyor hayatım..

Sana hissettiğim duyguları geçersiz kılamaz kimse.. Hiç bir durum bitiremez hislerimi.. Ben seni istiyorum..

Herkes birilerini sever ama arkasında durmaz.. Sevgiyi beslemek için karşındaki kişiyi hissetmek gerek. Ben ise tutuldum ezelden beri hayalimdeki resime..

Bitmez tükenmez gecelerin şafağında seni hayal ederek geçirdim günlerimi.. Sayende kavuştum aydınlığa..

Sana olan bu aşkım gökyüzünü doldurur.. Saklanır gülümseme içimde sen gelene dek.. Seninle giderim sonsuza dek..

Bekleme benden, senden vazgeçmemi. İnsan kalbinden vazgeçer mi..¿

Bu yolun sonu sevgiye açılacak kapı.. Şarkılar yazdım "hep sen" diye...!

Avatar

Karamsarlık mı galip gelecek? Yoksa hayatın gerçekleri mi..?

Hüzün mü galip gelecek? Yoksa düşüm mü..?

Korku mu galip gelecek? Yoksa umudum mu..?

Karanlık mı galip gelecek? Yoksa ölümü göze almış aydınlığım mı..?

Bahaneler mi galip gelecek? Yoksa sevginin ta kendisi mi..?

Deli öfkem mi galip gelecek? Yoksa kara sevdam mı..?

Yaşadığım hayatı balçıktan çıkararak bulutlara süzülüp bir yağmur damlası olarak yeniden toprakta yeşermenin umudunu yaşamış benliğin içinde biriyim..

Bana hiç bir şeyi imkansız diye lanse etme. Zira ben imkansızı seçtim her defasında..

Ben bundan kurtulamam deme. Seni şu anda geleceğin aydınlık kapılarına götürebilirim..

Ben buraya aitim deme. Senin yerin gönül bahçemin içerisinde.. Yüzünde gamzeler edasında..

Hayatım simsiyah deme. Zira bu hayatın toz pembesini sana yansıtıp siyahını beyaz yapabilirim..

Ben böyleyim deme. Kendini kandırma...!

Hayallerimin kadını söyle bunlar bana reva mı..?

Geleceği görmeden ben karanlığa bulanmışım diyemezsin...!

Avatar

Sensiz geçen her gecenin ışıldayan yıldızında seni izliyorum..

Uzakta olsak bile seninle beraber aynı anda ay'ı ve yıldızları görmek, uzakları yakınlaştırıyor her defasında..

Seni hissetmek içimde her zaman sonsuz heyecanı açığa çıkmasına sebep oluyor.. Gerçeklerle yüzleşerek geldim bu zamana kadar.. En başından beri ne istediysem ne düşlediysem hep devam etti..

Korkularımla yüzleştim.. Üstüne gittim her defasında.. Düştüm düştüğüm yerden kalkmasını bildim.. Pes etmedim.. İçimde seni yaşatarak kendi yolumda ilerledim..

Hiç bir zaman sevgi kolay olmadı bu dünyada. Ama çabalamak isteyende olmadı.. Ben ise sevgi uğruna kendimi adadım.. Zaman en iyi dostum oldu. En doğrusunu gösterdi..

Uzun yıllar geçti.. Ardıma bakıp neler yaşadığıma bakmaktansa, geleceğe odaklanmak iyi bir neden.. Senin bu dünyada olduğun her saniye, geleceğe tutulan dilek feneri, hızlıca atan kalbimin nedeni..

Hayatın, zamanın tek noktası senin yoluna çıkıyor olması ve bu yola her defasında devam ediyorum...

Avatar

Herkesin kendi meseleleri, kendi yolculuğu, kendi yolu vardır.

Bazıları şu anda yaşar, kim olduklarını çözmeye çalışır.

Ve bazıları da geleceğe bakar, kim olmak istediklerini çözmeye çalışır.

Ve bir de geçmişte takılı kalmış olanlar vardır.

Bir zamanlar kim olduğunu öğrenmememiz için ellerinden gelen her şeyi yaparlar.

Geçmişte olanlar, şu anda olanlar ve gelecekte olacaklar arasında bir yol.

Ve neyi merak ettiğini biliyorum. Bu savaşı kim kazanacak, geçmiş mi, şimdiki zaman mı, gelecek mi..?

Avatar

Neredesin özledim seni..

Gözyaşlarımı görüyor musun ?

Ne oldu bana ? Hayat beni neden attı geriye ? Sen nasıl bu kadar mutlusun? Ben neden hep çaba içindeyim ?

Beni kurtaracak olan sensin.. Beni yaşatacak sen.. Hep uzaklarda yaşıyorum.., sana yakın olan uzaklarda.. Hep aklımın bir ucunda beliriyorsun , içim parçalanıyor..

Hiç geçmiyor.. Ne yapacağım..¿

Bu çilem mi bahtsızlığım mı?

Cevabı YASAK olan sorular...

Sonsuza kadar özleyeceğim içimde kalan bir upte..

Avatar

Evet uzun zaman oldu..

 Geçmişteki korkulara gittim. Halen daha etkisi devam ediyor. Hiç bitmeyecek gibi.. 

Neler gördüm.. Neler yaşadım.. Görmek istemeyeceğin,yaşamak istemeyeceğin..

Hayattan tat alamamaya başladım.. Ne yapsam olmuyor.. Vücudumu kaldıramıyorum. Bir ağırlık var üstümde tarif edemiyorum. Ama hayattaki amacımı unutmuş değilim. Bu beni ayağa kaldıracak tek neden belkide..

Her şeye inat yaşamalı insan. Ne umutsuzluklar,ne yaşamak istemeyeceğin nedenler..

 Bir ben daha yok,bir sen daha yok bunu bil ona göre ol yaşamalısın yaşatmalısın kendini.. 

 Hayal ettiğimizi bulamadık.. Hep bir avuntu içindeydik hep bir isyan,haykırış..  

Aslında hayatın bize gösterdiği; ne istersen iste ne kadar çabalarsan çabala aslında ona sahipsin istediğin her neyse.. Hayat bunu  herkese öğretmek istedi. Kimi anladı kimi yalanlara karıştı..

 Ama acı.. Asla yalan değildi.. Bu acı çok farklıydı.., kendini bir köşeye atıp içinde yaşadığın, kimselere belli etmediğin bir acı.. Biliyorsun gerçeği söyleyemiyorsun kendine.. Korkuyorsun.. Kimsesiz karanlıklar içindesin seni aydınlığa çıkaracak birini veya bir neden arıyorsun.. 

 Hayat sandığından zor değil. Tabi içindekini köreltene..

Bizler hep düşseldik.. Bir resim gibi manzara,çiçek gibi.. 

 Her şey için şunu diyebilirim: Bizler tamamlanmayı bekledik masumca, Ama tamamlayacak bizlermişiz.. Hayatın cilvesi işte.. 

Bir gün tamam diyemedik TAMAMLANAMADIK...!

Avatar
reblogged

Dünya starlarının en bilinenleri de şarkılarına yaptıkları bazı kliplerde kısa film tadını muhakkak (Katy Perry, Taylor Switf…) kollarlar. Milyarı aşar bu girişimleri, bizde ise doksanlardaki başarısız denemeler sonrası şarkı-hikâye kompozisyonundan vazgeçilmiştir. Sonrasında dönüşler denense de başarılı bir örnek yoktu, tâ ki Kıraç, “Yolun Sonu”na gelene dek.

Her şey aşk ile başlar, biten hiçbir şeyde aşk kalmamıştır. Çok geriden gönlü aşan bir ezgi ile en sakin perdeden başlar hikâye, üstelik çiçekler arasından görmeye başlarız her şeyi. Aşk ve çiçekler arasında akıl almaz benzerlikler olduğu besbelli ki bunu iki romanına çiçek ismi vermiş. Klip, buna hazin bir gönderme ile çiçekleri dökülmüş bir zakkum ağacının ardından bakış atıverir ve izleyeni hazırlar acı tabloya. Bir yol üzerinde iki kişi, bir zamanlar “biz” olan… Her şey gri, baştan sona dek, tek renk gri… Hâlbuki siyah olsa razıyız, yastır; beyaz olsa razıyız, gündür. Gri, yani düğüm… Arada kalmışlık, vazgeçmeye yelteniş..

Kıraç tane tane güzel Türkçesi ile başlar hâlini arza… “Yolun sonu bizim için / Önce sen git ben dağıtmadan / Ardına bakma benim için / Git bu yangın beni yakmadan / Şimdi Yalnız yürüme zamanı / Unut gitsin her güzel anı / Ben sararım yalnız yaramı / Sen git yaşlarım akmadan”

Hayatın anlamını keşfettiği, güzel ve olgun yüzüne derinlemesine sinmiş bir kadın. Gözü hâlâ adamda, ama yalvarışsız. Üstelik sadece bir küçük izah derdinde, güzel dudaklarının insicamında ne çok kelime var hani aralasa dudaklarını neler anlatacak. Yüzüne bile bakmazken adam, vazgeçilmişken; gitmek istemiyorken bir tatlı kelam beklerken iyice güzelleşiyor kadın. Öğreniyor, vazgeçilmişse dönüşler güç. Velev ki dönüşler olsa dahi anlamsız çoğu kez. Tam da o ânda kadının gözlerine bakıveriyor adam, devriliyor kadının iyiden güçsüzleşmiş gözleri yere.

Dem bu dem ki kadın gitmez, gidemez. Bir şey vardır duymak istediği yahut sadece bir şey daha söyleme gereksinimi… Burada aşkının feryadını daha iyi duyarız adamın: “Git artık şuramda kor ateşler yanmadan / O masum anıları ortalığa saçmadan / Git artık yüreğimi daha da çok kanatmadan / Bilirsin yapamam sağa sola çatmadan/ Şimdi Yalnız yürüme zamanı/ Unut gitsin her güzel ânı / Ben sararım yalnız yaramı / Sen git yaşlarım akmadan”

Peki ya vazgeçen… Kıraç, ama aynı zamanda sağa sola çatmadan duramadığını söyleyen sert erkek. Yaşlanmanın yakışık bahşettiği, her bir çizgisi ile daha da manidar kılınmış yüzünde rastlanan tek şey ayrılık kararlılığı. Kadının yüzüne bakmaktan men etmiş gözlerini, gözler ayrılmış ilkin zira… “Yolun sonu bizim için…” diyor; meramı, gayesi, ısrarı hep bu. Yaralarını yalnız saracak artık, uzun saçları rüzgârın ahengine kapılmış güzel kadına “Git artık!” deyiverişi de bundan. Bu kadar kolay öyle mi? Değil! Acı çekiyor, en derin acılar en sessiz olanlardır. Ölmek dahi kolay, zor olan yaşamak hâlbuki. Yaşamak imkânsızlaşmış artık aynı hayallerde. Yollar hicrana evrilmiş, söz yok arada. Kıpırtı dahi… Dimdik bir adam, gururu da dimdik; uzun bir adam, kararlığı da bir o kadar uzayıp gidiyor klip boyunca. Kadın dik duramıyor, yana mayil; “Kal!” dese adam, gönlü çoktan razı.

Derken kadının dudak kenarlarına buruk bir tebessüm çörekleniyor. Dönüp gidiyor, dönmemek üzere gidiyor. İşte o anda az evvel karşısında duran kadına bakmayan adamın tek menzili, tek nazar hedefi kadın oluyor. Adamın o dikbaşı düşüyor önüne, bunun yeni bir başlangıç olmadığının o da farkında. Öyle ki mıhlanmış ayakları kaldığı yerde. Kadının peşi sıra söke söke kalbini de götürüşünü kimselere anlatmaya mecali de olmayacak besbelli…

Vedaların hikâyeleri olmamalı. Sessizce oluvermeli-ölüvermeli. Sarılacak mesafeye gelmişse seven gönüller, kopmamalı… Ama kopar, nedenler basit olsa da “Git!” denen kalmaz. Kalan için de hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Hayat intikam alır, diyordu bir kitapta. Bilhassa terk edenlerden… Bunu bilemeyiz elbet, fakat gidiyor işte kadın. Yere bakarak, boynu bükülmüş bir kez… Boynu kıldan ince yani bu kovuluşa… İnsan, insandan gidemez halbuki. Kaçamaz. Ayrılık namına ne varsa hepsi yalandır. Ayrılık yoktur, herkes kendini aldatır işte böylece. Dallarınız hepten kırılmamışsa, sarınız sevdiğinizi. Vazgeçtiğiniz belki de en değerliniz. Yoksa klipteki gibi giden de kalan da ayakta, yersiz yurtsuz artık…

Avatar
reblogged

Aşk gökten yağmaz kazanılır.. Her şey zamanla olur diye bir kâide vardır..

Beklemeye değecek sevmeye lâik insanların yolunu gözlememiz lazım..

Hayaller bir anlık bitmez sonuna kadar gidilmeli.. olmasada gittim demeli..

Her ne şartta olursa olsun, bunu farketmesi, hiç kimse gibi olmadığını bilmesi gibi..

Bu hayatta içten sevebilmeli insan, sevgi karşılıksız olsa bile..

İnsan, zamanın her şeyi çözeceğini bilmeli.. Sabırla beklemeli…

Acele edildiği takdirde sonuçlarına katlanmalıdır…!

‘Acı olmayınca tatlı'da olmaz’

Avatar

Bir sokağa girsem bin sokağa çıkıyordum her seferinde..

Kaybolmak da değildi aslında.Yitirmekti...

En lazım olanı, en lazım olanla yitirmekti..

Güvendiğimi, cennetim dediğimi yitirmekti...

İnsanın cennetim dediğini yitirmesi içindeki cehennemin başlangıcıdır..

En kötüsü de onun gözlerine bakıp bakıp kendi acımı görmek..

Kendi acımdan yola çıkıp yine kendime acımak..

Ben kendi yolumu onun gözlerindeki ışıkla aydınlatıyordum çünkü...

Belki de gözlerindeki ışık, kalbindeki karanlığı görmemi engelledi bilmiyorum..

Kalbi kirli ve karanlık birinin kurduğu temiz cümlelere inanmaktı hatam..

Keşke kalp kırılan değil, bükülen bir şey olsaydı. O zaman daha kolay olurdu eski haline gelmesi...!

Avatar

Yarınını düşünmeyenler, bugününü düşünür olmuş...

Farkında değiller mi acaba ¿ İleride ne isteyeceklerini bilmek..

Neden kibir, alçak görme, aldatma, çok bilmişlik gibi hareketlerde bulunuyor herkes.. ¿ Buna gençlik mi deniliyor..

Sonra üzüldüklerinde neden diye soruyorlar.. Ukala bir tavırla..

Sen daha doğruyu yanlışı ayırt edemiyorsun(uz).. Gelmiş hayata ahkam kesiyorsun(uz)..

Yaptıklarınızı görmektense daha nasıl ib**lik yaparım düşüncesindesin(iz)..

 Bu hayatta en çok siz kaybedersiniz.. Bizlerde sizlerin yüzünden arada kaynarı(z).. 

Ama doğruyu yanlışı ayırt etmeyi de biliri(z)..

 Her ne kadar zorluklarla mücadele etsekte elbet arşa çıkarı(z)..

Siz olduğunuz yerde çakılı kalıp, herkesin size bir alçakmışsın(ız) gibi bakmasını sağlarsın(ız)..

                 Siz çok geç farkında olacaksın(ız) belki de çok geç...

Avatar

Dünya starlarının en bilinenleri de şarkılarına yaptıkları bazı kliplerde kısa film tadını muhakkak (Katy Perry, Taylor Switf…) kollarlar. Milyarı aşar bu girişimleri, bizde ise doksanlardaki başarısız denemeler sonrası şarkı-hikâye kompozisyonundan vazgeçilmiştir. Sonrasında dönüşler denense de başarılı bir örnek yoktu, tâ ki Kıraç, “Yolun Sonu”na gelene dek.

Her şey aşk ile başlar, biten hiçbir şeyde aşk kalmamıştır. Çok geriden gönlü aşan bir ezgi ile en sakin perdeden başlar hikâye, üstelik çiçekler arasından görmeye başlarız her şeyi. Aşk ve çiçekler arasında akıl almaz benzerlikler olduğu besbelli ki bunu iki romanına çiçek ismi vermiş. Klip, buna hazin bir gönderme ile çiçekleri dökülmüş bir zakkum ağacının ardından bakış atıverir ve izleyeni hazırlar acı tabloya. Bir yol üzerinde iki kişi, bir zamanlar “biz” olan… Her şey gri, baştan sona dek, tek renk gri… Hâlbuki siyah olsa razıyız, yastır; beyaz olsa razıyız, gündür. Gri, yani düğüm… Arada kalmışlık, vazgeçmeye yelteniş..

Kıraç tane tane güzel Türkçesi ile başlar hâlini arza… “Yolun sonu bizim için / Önce sen git ben dağıtmadan / Ardına bakma benim için / Git bu yangın beni yakmadan / Şimdi Yalnız yürüme zamanı / Unut gitsin her güzel anı / Ben sararım yalnız yaramı / Sen git yaşlarım akmadan”

Hayatın anlamını keşfettiği, güzel ve olgun yüzüne derinlemesine sinmiş bir kadın. Gözü hâlâ adamda, ama yalvarışsız. Üstelik sadece bir küçük izah derdinde, güzel dudaklarının insicamında ne çok kelime var hani aralasa dudaklarını neler anlatacak. Yüzüne bile bakmazken adam, vazgeçilmişken; gitmek istemiyorken bir tatlı kelam beklerken iyice güzelleşiyor kadın. Öğreniyor, vazgeçilmişse dönüşler güç. Velev ki dönüşler olsa dahi anlamsız çoğu kez. Tam da o ânda kadının gözlerine bakıveriyor adam, devriliyor kadının iyiden güçsüzleşmiş gözleri yere.

Dem bu dem ki kadın gitmez, gidemez. Bir şey vardır duymak istediği yahut sadece bir şey daha söyleme gereksinimi… Burada aşkının feryadını daha iyi duyarız adamın: “Git artık şuramda kor ateşler yanmadan / O masum anıları ortalığa saçmadan / Git artık yüreğimi daha da çok kanatmadan / Bilirsin yapamam sağa sola çatmadan/ Şimdi Yalnız yürüme zamanı/ Unut gitsin her güzel ânı / Ben sararım yalnız yaramı / Sen git yaşlarım akmadan”

Peki ya vazgeçen… Kıraç, ama aynı zamanda sağa sola çatmadan duramadığını söyleyen sert erkek. Yaşlanmanın yakışık bahşettiği, her bir çizgisi ile daha da manidar kılınmış yüzünde rastlanan tek şey ayrılık kararlılığı. Kadının yüzüne bakmaktan men etmiş gözlerini, gözler ayrılmış ilkin zira… “Yolun sonu bizim için…” diyor; meramı, gayesi, ısrarı hep bu. Yaralarını yalnız saracak artık, uzun saçları rüzgârın ahengine kapılmış güzel kadına “Git artık!” deyiverişi de bundan. Bu kadar kolay öyle mi? Değil! Acı çekiyor, en derin acılar en sessiz olanlardır. Ölmek dahi kolay, zor olan yaşamak hâlbuki. Yaşamak imkânsızlaşmış artık aynı hayallerde. Yollar hicrana evrilmiş, söz yok arada. Kıpırtı dahi… Dimdik bir adam, gururu da dimdik; uzun bir adam, kararlığı da bir o kadar uzayıp gidiyor klip boyunca. Kadın dik duramıyor, yana mayil; “Kal!” dese adam, gönlü çoktan razı.

Derken kadının dudak kenarlarına buruk bir tebessüm çörekleniyor. Dönüp gidiyor, dönmemek üzere gidiyor. İşte o anda az evvel karşısında duran kadına bakmayan adamın tek menzili, tek nazar hedefi kadın oluyor. Adamın o dikbaşı düşüyor önüne, bunun yeni bir başlangıç olmadığının o da farkında. Öyle ki mıhlanmış ayakları kaldığı yerde. Kadının peşi sıra söke söke kalbini de götürüşünü kimselere anlatmaya mecali de olmayacak besbelli…

Vedaların hikâyeleri olmamalı. Sessizce oluvermeli-ölüvermeli. Sarılacak mesafeye gelmişse seven gönüller, kopmamalı… Ama kopar, nedenler basit olsa da “Git!” denen kalmaz. Kalan için de hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Hayat intikam alır, diyordu bir kitapta. Bilhassa terk edenlerden… Bunu bilemeyiz elbet, fakat gidiyor işte kadın. Yere bakarak, boynu bükülmüş bir kez… Boynu kıldan ince yani bu kovuluşa… İnsan, insandan gidemez halbuki. Kaçamaz. Ayrılık namına ne varsa hepsi yalandır. Ayrılık yoktur, herkes kendini aldatır işte böylece. Dallarınız hepten kırılmamışsa, sarınız sevdiğinizi. Vazgeçtiğiniz belki de en değerliniz. Yoksa klipteki gibi giden de kalan da ayakta, yersiz yurtsuz artık…

Avatar

Aşk gökten yağmaz kazanılır.. Her şey zamanla olur diye bir kâide vardır..

Beklemeye değecek sevmeye lâik insanların yolunu gözlememiz lazım..

Hayaller bir anlık bitmez sonuna kadar gidilmeli.. olmasada gittim demeli..

Her ne şartta olursa olsun, bunu farketmesi, hiç kimse gibi olmadığını bilmesi gibi..

Bu hayatta içten sevebilmeli insan, sevgi karşılıksız olsa bile..

İnsan, zamanın her şeyi çözeceğini bilmeli.. Sabırla beklemeli...

Acele edildiği takdirde sonuçlarına katlanmalıdır...!

'Acı olmayınca tatlı'da olmaz'

You are using an unsupported browser and things might not work as intended. Please make sure you're using the latest version of Chrome, Firefox, Safari, or Edge.
mouthporn.net